Sevgili şair
gündüzleri küçük bir kahve çekirdeğiyim geceleri avlunun sır kâtibi olurum
sen rüyama girince içim nasıl taşıyor yatağına sığmayan ırmaklar kadar ağır insan da kaderinden izler taşır alnında
fal bakmaya tenezzül etmedim bu sebepten tutsaklığı lebaleb doldurduğum fincana
ilk kez bir gönül eri gül yaprağı bıraktı bu dergâhın ateşi gül dalıyla harlanır sırrıma vâkıf olman seni üstün kılıyor
uyan da gönül közü henüz küllenmemişken haneme odun taşı şu karşı koruluktan