Sosyal medya, bireyi sürekli gözaltında hissettiren dijital bir panoptikon haline geldi. Paylaşımlar, beğeniler ve takipçi sayıları arasında kaybolan birey, kendi gerçeklik algısını sorgular hale geliyor. Her an izlenme ve değerlendirilme kaygısıyla şekillenen bir kimlik, mahremiyetin sınırlarını zorlayan sanal bir varoluşa dönüşüyor. Gerçek ile sanal arasındaki çizginin giderek silikleştiği bu dünyada, birey hem gözlemci hem gözlenen konumuna hapsolur. Sosyal medya, özgürleştirdiği yanılsamasıy ...