₺216,00
%40 İNDİRİM
KARGO ÜCRETSİZ

KAPIDA ÖDEME İMKANI
1-) Fırtına Çıktığında Uyuyabilmek
Sevgisiz zekanın bizi küstah yaptığı, sevgisiz adaletin bizi zalim yaptığı, sevgisiz diplomasinin
bizi iki yüzlü yaptığı, sevgisiz başarının bizi kirli yaptığı, sevgisiz zenginliğin bizi haris yaptığı,
sevgisiz inancın bizi bağnaz yaptığı bir dünyada yaşıyoruz. Peki yeni bir dünya kuramaz mıyız?
Öyle bir dünya ki güçlülerin adil, güçsüzlerin güvenli, ülkelerin barış ve kardeşlik içinde olduğu
bir dünya... İnsanların gönül aydınlığı ile aydınlandığı, ruh ve düşünce zenginliğiyle çiçeklenen
bir dünya. Mutluluğu da acıyı da paylaşabilenlerin, akrabalıkların, vefakarlıkların hayatımıza
yansıdığı bir dünya. Ağlamayı, gülmeyi, çileyi, başarıyı, terslikleri bilen, taşıyan ve gerektiği gibi
karşılayan ‘'ölçü ve denge'' toplumunun dünyası. Nefsiyle, inadıyla, öfkesiyle değil; aklıyla,
idealiyle, yüreğiyle düşünenlerin dünyası. Aileyi göz bebeği gibi koruyan olduğu; yaşlıların,
hastaların, muhtaçların ilahi emanetler gibi görüldüğü bir dünya. Böyle bir dünyanın hasreti bu
kitabı doğurdu.
Sayfa Sayısı: 271
2-) Düşünce Yolculuğum
Milletin, ümmetin, insanlığın ümidi biziz. Biz millet olarak insanın haysiyetini, şerefini korumakla sorumluyuz. Ufkumuzu açacak, önümüzü aydınlatacak değerlerimizin, medeniyetimizin ‘bizi biz yapma’larına fırsat verelim. Kendi dünyamıza götürecek yolculuğa çıkmak zorundayız. Düşünce Yolculuğum kitabıyla da dinî, ahlâkî, sosyo- kültürel bazı meselelere bakış açısını okuyucularımla buluşturuyorum. Evine yangın düşen birinin mazeret öne sürmeden sağa-sola koşuşturduğu gibi, bizler de hiçbir mazeret öne sürmeden ümmetin içine düştüğü ateşi söndürmeye çalışalım. Belki de hayatımızın gayesini unutmanın cezasını çekiyoruz. Gayeyi unutmanın cezası, vasıtaya mahkûm edilmektir. Alışkanlıkların en asili olan “okuma alışkanlığı”nı kazandırabilseydik, değişen şartlara rağmen “biz kalarak değişme, değişerek biz kalabilme”nin usul ve üslubunu öğretebilseydik, modernleşme, küreselleşme adı altındaki yozlaşma ve “kimlik-kişilik erozyonu”nu önleyebilirdik. Magazin-futbol-internet bağımlılığının ördüğü ağdan onları kurtarıp fıtratlarına uygun ortamların mevcudiyetinden düşünce yolculuğuna çıkardık. İnsanımız vahyin ışığına, nebevi soluğa, hidayet ve istikamet üzere yaşanan bir hayata, dünyevi ve uhrevi saadete çağıran bir eğitime ne kadar muhtaç! Bu ihtiyaç ‘düşünce yolculuğuna çıkmak’ ile başlar. Toplumu ayakta tutan manevî ve kültürel değerler canlı tutulmalı, okuma ve düşünme yolculuğuna çıkılmalı. Vahye ve onun getirdiklerine yolculuğumuz hemen başlamalı. Sıhhatli düşüncenin yegâne yolu, nefsi bir tarafa bırakıp akıl ve kalp ile düşünmektir.
Sayfa Sayısı: 303
3-) Cuma Düşüncelerim
Şefkat-merhamet-rahmet hareketini başlatmış, kalplerin, gönüllerin fethini, beldelerin fethinden öne almışız. Büyük ve dağınık bir coğrafyada, şaşılacak kadar kısa bir zamanda ‘insanlık fethi’ni gerçekleştirmişiz. Bu büyük başarının kahramanları şimdi kendi insanlarına, kendi torunlarına, kendi çoluk-çocuklarına sahip çıkmaktan âciz hale gelmişse burada durup bir nefs muhasebesi yapmalıyız. Dertleşme, düşünme, hiçbir olumsuzluğu mazeret olarak öne sürmeme, nefs muhasebesi yaparak çare arama/bulma gayreti göstererek her hal ve şartta yaşanan bir dinimiz olduğunu unutmayalım. Dert ‘insanlığımızın azalması’ derdidir. Kimliklerle uğraşılıyor. Asıl derdimiz ‘kişilik’ problemidir. İnsanlığımız azalmış, farkında değiliz. İnsanı maddeye köle yapan, madde uğruna insanların ruhunu, sıhhatini, mutluluğunu tahrip eden gaflet içinde yaşamaktan kurtulmamız şarttır. Sevgi-saygı ve merhamet duygularıyla insanileştiremediğimiz her sosyal münasebet, toplumun bir tarafını mutlaka sızlatacak, acıtacak, kanatacaktır.
Enerjimizi israf etmeyelim. Din kardeşliğimizi zedelemeyelim. Hatasız tek kitabın Kur'ân-ı Kerîm olduğunu unutmadan okuyalım, düşünelim, dikkat ve hassasiyetimizi kaybetmeyelim. Ölçülü ve dengeli olmayı, makul, mutedil ve müstakim bir hal içinde bulunmayı içselleştirelim. Biz bu hayatı Rabbimizin adıyla okuruz. Bu tür bir okuma, ahlaktan hukuka, sağlıktan ticarete, eğitimden yönetime kadar istisnasız hayatın her alanına Kur’an ve sünnetin ölçülerini hâkim kılmak için okumaktır. Bu ölçülerin yerine kendi ölçülerini koymaya çalışan modernizmin istilasından, kabullerinden sakındırmaktır. Cuma Düşüncelerim kitabı; kendi ölçülerimizle, değerlerimizle yaşamaya katkıda bulunmak için yazılmıştır. Cuma Düşüncelerim’in amacı da Rabbimizin rızasını, kazandıracak salih amellerle dolu dolu yaşamaya vesiledir.
Sayfa Sayısı: 296
4-) Zaman Yolcusuna Söylenecekler
- İnsanları doğru dürüst bir hayat yaşamaktan alıkoyan şey, zaman yokluğu değil zaman israfıdır. Zamansızlıktan şikayet edenlerin çoğu, zamanı iyi kullanmasını bilmeyenlerdir.
İlim ve teknikle insan ne yaparsa yapsın, neyi bulursa bulsun, hangi aleti ortaya koyarsa koysun; yine de zamanın, hayatın ve ölümün sırrını ilahi hakikatlerde arayacak ve orada bulmaya çalışacaktır.
- Takvimin, saatin icadı ve kullanılmasının esas sebeplerinden biri de zamanı değerlendirmektir. İnsanın saadeti, zamanı yönetmesiyle; felaketi ise kaybetmesiyle ilgilidir.
Sayfa Sayısı: 255
5-) Modern Toplumda Görgü Kuralları
- Her yerin, her meclisin, her makamın kendine göre bir davranış şekli vardır. Gerek söz planında gerekse hâl, hareket ve davranışlarda her yerin hakkını gözetmek oraya ait özellikleri yaşamak ve yapmaktır. Her konuda haddini bilip sınırı aşmamak, insanlara iyi muamelede bulunmak, ölçülü ve dengeli hareket etmek huzurlu bir toplum oluşturmaya katkıda bulunmaktır.
- Görgü, yaşamayı bilme sanatının özüdür. Kişiyi sevgi, saygı ve anlayışla donanımlı kılar. İnsanları kabalıktan, katılıktan, asık suratlılıktan, çirkin tavırlardan alıkoyar. Görgü kuralları vesilesiyle insanlar birbirlerine karşı samimi davranır, birbirlerini sever ve sevdirirler. Görgü ile ilgili kurallar ihtiyaçlar dâhilinde ortaya çıkar. O hâlde sebepler unutulmamalı ve davranış biçimleri ona göre düzenlenmelidir. Görgü kuralları sadece bir nezaket kuralı değil, medeniyetimizin de göstergesidir. İnsan olmanın gereği, başkalarının hukukuna saygı göstermenin icabıdır.
Sayfa Sayısı: 207
6- Değirmenim Dönerken
Hepimiz bu hayatın içinde yuvarlanıp gidiyoruz. Yiyerek, içerek, üreterek, tüketerek, evlenerek, çoluk çocuk sahibi olarak, kavga ederek, yardımlaşarak, okuyarak, düşünerek, ibadet ederek... Bu yuvarlanış istesek de istemesek de bize bir şeyler katarak ve bizden bir şeyler götürerek devam ediyor. Bu değirmen dönerken biz de bilgi ve imanımız ışığında başta Müslümanlar olmak üzere bütün insanlığın meseleleri hakkında tefekkür ediyoruz. Teşhislerimizin neticesi olarak çözüm çareleri de ortaya koymaya çalışıyoruz. Okuma faaliyetimiz, hayatımızda önemli bir yer teşkil etmeli. İster gözle okuyalım, ister zihinle, isterse gönülle... Ama okuyalım! Kitabı okuyalım, tabiatı okuyalım, kâinatı okuyalım, hâdiseleri okuyalım! Ama okuyalım! Enerjimizi israf etmeyelim. Din kardeşliğimizi zedelemeyelim. Hatasız tek kitabın Kur'ân-ı Kerîm olduğunu unutmadan okuyalım, düşünelim, dikkat ve hassasiyetimizi kaybetmeyelim. Ölçülü ve dengeli olmayı, makul ve mutedil bir hal içinde bulunmayı içimize yerleştirelim.
Sayfa Sayısı: 304
7-) Hayat Rehberi Peygamberimiz (SAS)
Öyle bir hayat yaşadın ki, her bir davranışın bütün anlaşmazlıklarımıza hakem... Hikmet dolu
tek bir sözün, bütün çaresizliklerimize çözüm... Nakış nakış erdemle süslü lekesiz hayatının
parlaklığı asırlar öncesinden günümüzü aydınlatıyor; incinmeye ve incitmeye asla razı olmayan
nurlu kalbinle her dem ışık tutuyorsun yolumuza... Mazi, hal ve istikbalimizi kuşatan değerli
sözlerin kardeşliğimizi pekiştiriyor. Sevincimizle seslenen, hüznümüzle hüzünlenen Kutlu
Nebi! Kuraklıktan çatlayan topraklar yağmura nasıl hasretse, Sana öyle hasretiz... İnleyen
hastalar sabahı nasıl beklerse, Sana öyle beliyoruz.
Yara bere içindeyiz. Eller, ayaklar, gözler, kulaklar yaratılış hikmetinden kopmuş. Yürekler
ezilmiş, zihinler paramparça olmuş. İnsani yönler kaybolmuş, insanlık çöle dönmüş adeta... Öyle bir hayat yaşadın ki, her bir davranışın bütün anlaşmazlıklarımıza hakem... Hikmet dolu
tek bir sözün, bütün çaresizliklerimize çözüm... Nakış nakış erdemle süslü lekesiz hayatının
parlaklığı asırlar öncesinden günümüzü aydınlatıyor; incinmeye ve incitmeye asla razı olmayan
nurlu kalbinle her dem ışık tutuyorsun yolumuza... Mazi, hal ve istikbalimizi kuşatan değerli
sözlerin kardeşliğimizi pekiştiriyor. Sevincimizle seslenen, hüznümüzle hüzünlenen Kutlu
Nebi! Kuraklıktan çatlayan topraklar yağmura nasıl hasretse, Sana öyle hasretiz... İnleyen
hastalar sabahı nasıl beklerse, Sana öyle beliyoruz.
Yara bere içindeyiz. Eller, ayaklar, gözler, kulaklar yaratılış hikmetinden kopmuş. Yürekler
ezilmiş, zihinler paramparça olmuş. İnsani yönler kaybolmuş, insanlık çöle dönmüş adeta... Kendimize gelmemizin, iç muhasebe yapmamızın, "zor zaman"ı aşmamızın, fıtratımıza
yönelmemizin zamanı gelmedi mi?
Hz. Amine validemizin şefkatli kucağından Alemlerin Rabbi Yüce Mevlamızın Cennet Bahçesi
Ravza-i Mutahhara'ya uzanan çileli dünya yolculuğunun her anını cahil ve alimlerle
mücadeleye ve insanlığın irşadına adamış olan "Peygamber Efedimizin Hayatı"ndan acizane
derlediğimiz nurlu hatıralar, karanlık yollarımızı aydınlatan birer kandil vazifesi görür
inşallah...
Gönülden dua ve niyazlarımla....
Sayfa Sayısı: 256
Kitap