Bir taşra kasabasında geçen bu çarpıcı novellada, eğitimli bir adam olan İvan Dmitriç, kendisini her an tutuklanacağına dair bir paranoyanın kıskacında bulur. Bu saplantı, onu bir akıl hastanesinin altıncı koğuşuna sürükler. Bu koğuş, sadece fiziksel bir çöküşün temsili değil, aynı zamanda insani değerlerin de yok sayıldığı bir cehennemdir; karanlıktır, pistir ve umutsuzlukla doludur. İvan Dmitriç, Altıncı Koğuş’un bu insanlık dışı koşullarına karşı içsel bir isyan başlatırken hastanenin yen ...