Andrei Tarkovski, sanatçıyı ahlâk ayininin ateşinde güzelliği yaratarak kendini kutsal bir emanetin temsilcisi gibi gören Puşkin'e benzettiğini dile getirmişti. Nitekim insanın iç dünyasında çektiği acının derinliklerine inen filmleri, peygamber kelamına bürünmüş gibidir. Ülkesini terk edip uzaklara gitmesi ve ömür boyu içselleştirdiği katlanılması güç yalnızlığı, onu bir kez daha ?gözleri; kimsesizliğin ve sürgün olmanın acısından parlayan" şairin peygamberine benzetiyordu.
Hâlâ sinemadan ...