Çağımız, eskiden olduğu gibi bitevî, organik ve bütün bir zamanı yansıtmıyor. Bugün hepimiz parçalanmış, birbirinden koparılmış ve ölü kadavralar haline getirilmiş parçalı ve bölük pörçük zaman dilimlerinden geçiyoruz. Bizzat zamanın kendisi parçalanmış, bize yabancılaştırılmıştır. Bu haliyle içinde yaşadığımız çağ tam anlamıyla bir nekroloji, ölülerin arkasından yakılan bir ağıt çağıdır. Artık hepimiz gün geçmiyor ki kaybolan bir hatıranın ağıtını yakmayalım. Kaybolan sadece eskiye ait bir anı ...