Mahkûmların doldurduğu konferans salonunda tam bir duygu patlaması yaşanıyordu.
Gözler nemli, gönüller mahzun ve yürekler alev alevdi.
Herkesin kendini sorguladığı o anda; iri yapılı, asi duruşlu ve saldırgan bir delikanlı fırlayıp bağırmaya başladı:
“Bana bak,” dedi, “benim Allah’a da, peygambere de ihtiyacım yok. Git sen o nasihatlerini gerici ve yobazlara anlat. Eğer senin anlattığın o sevecen Allah olsaydı, biz burada olmazdık! Bana müebbet hapis verilip bu zindana atılırken ...