“Mekke’nin yazı ile kışı arasında fazla fark olmadığından hava ılıktı. Çiseleyen yağmurdan sonraki tatlı
koku, insanları mutlu etmeye yetiyordu. Hele hafif hafif eserken bedenlere can katan bad-ı sabanın
bıraktığı tılsımlı serinlik, yöre insanının az tadabildiği cinstendi. İşte bu mevsimde ticaret kervanlarının biri
gider, diğeri gelirdi. Şehir, umre yapanlarla, mal satanlarla dolup taşardı. Fil Vakası’ndan sonra kentin
kutsallığına inananlar arttığından ziyaretçiler çoğa ...