Yazının ontolojik mevcudiyeti, yazıyı kendimize bir duruş noktası olarak almaktan geçer. Böylelikle yazı, yazarın kişiliğini tecelli ettirme imkanını verir. Yazarın dünyadaki konumlanış bağlamlarını/biçimlerini teşkil etmenin ötesinde, giderek öznenin bir açılımına, varlığın ortaya çıkış hallerine tekabül eder. Bu, yazının bir virtüöz durumuna gelişini, hatta onun bir tür eyleme dönüşebilirliğini gösterir. Dünyayı yazıyla soluyan yazar, yazıya çaresizlikle değil ama, daha çok bir umut olarak bağ ...